Teknoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Teknoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yüksek teknoloji kullanımı gençleri tarım ve hayvancılıkta çalışmaya teşvik edebilir

Kapalı devrede devirdaim yapan su ürünleri yetiştiriciliği ve akuaponik su ürünleri yetiştiriciliği gibi teknolojiye dayalı gıda üretimindeki büyüme, gençleri tarım iş gücüne geri getirebilir.

Mississippi Eyalet Üniversitesi Yaban Hayatı, Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Bölümü Emeritus Profesörü Dr.Louis R. D'Abramo, özellikle Kuzey Amerika'daki gençlerin, kırsal yaşamın dışındaki meslektaşlarının aksine genellikle kırsal yaşamı çekici bulmadıkları için geçerli olduğunu belirtti. 

Bu durum her ne kadar Amerika için tanımlanmış olsa da, Türkiye'deki gençlerin de özellikle kırsal kesimde yaşama ve orada iş yapmak konusunda pek istekli olduklarını söyleyemeyiz. Kırsaldaki erişim, lojistik ve iletişim gibi başlıca sorunlar gençleri şehirlerden uzaklaşmak konusunda isteksiz kılıyor olabilir.

Uluslararası öğrencileri dört yıllık lisansüstü programlara çekmek zor değil çünkü çoğu durumda, ekonomiye önemli ölçüde katkıda bulunan gelişmiş su ürünleri yetiştiriciliği endüstrilerine sahip ülkelerden geliyorlar ve sektörde çalışmaya istekli birçok kişi farklı yaşam tarzlarına sahip ve genellikle kırsal alanlarda yaşıyor diyor D'Abramo.

Çoğu çiftliğin bulunduğu uzak bir ortamda çalışmaya yönelik isteksizlik, Kanada'da su ürünleri yetiştiriciliği iş gücünü cezbetme ve elde tutmada önemli bir zorluk olarak yankılanıyor. Kanada Tarım İnsan Kaynakları Konseyi'nin "İşgücü Piyasası Tahmini 2029" raporu, bunun endüstrinin genişlemesini geciktirebileceğini veya engelleyebileceğini söylüyor.

Gençlerin çiftlik işlerinden uzaklaşması, yaklaşık bir nesildir devam ediyor, ancak su ürünleri yetiştiriciliğinin özellikle "kontrollü çevre tarımı" olarak adlandırılan alanlardaki genişlemesi biraz rahatlama sağlayabilir.

Gıda üretim sistemleri daha teknolojiye dayalı hale geldikçe ve çiftlik alanlarının şehir merkezlerine daha yakınlaşmasına izin verdikçe, çeşitli disiplinleri okuyan daha fazla genç insan buna dahil olmaya ikna edilebilir.

İşletme geçmişi olan kişilere, büyük olasılıkla su ürünleri yetiştiriciliği işletmeciliğine ağırlık veren bir MBA kazanmış kişilere ve iki yıllık bir kolejden önlisans derecesi ile özel olarak eğitilmiş ve mezun olan kişilere ihtiyaç duyulacaktır diyor D'Abramo.

Virginia Deniz Ürünleri Tarım Araştırma ve Genişletme Merkezi Direktörü Dr. Michael Schwarz, kontrollü çevre tarım şemsiyesi altında daha hızlı büyüyen segmentin akuaponi olduğunu söylüyor. Büyümesini çiftlik çiftlikleri değil, ticari ölçekli üreticiler yönlendiriyor, diyor.

Endüstriden ve yatırımcılardan ipucunu alan Virginia Tech’in yeni SmartFarm İnovasyon Ağı, odak noktasının SmartFarm teknolojileri olduğu bir Kontrollü Çevresel Tarım İnovasyon ve Eğitim Merkezi kurdu.

Akuaponiklere önemli bir sermaye yatırımı görmeye başlıyoruz, bu da çoğu durumda salmonidi üretimle ilişkilendiriyor. İş gücünde birden fazla, farklı disipline ihtiyacınız olanlarda. Su ürünleri yapıyorsanız, balık yetiştiren insanlara ihtiyacınız var; bitkileri anlayan, üretim, sağlık, hastalık kontrolü, hasattan biyogüvenlikten anlayan insanlara dedi Schwarz.

British Columbia'daki Vancouver Island Üniversitesi'nde (VIU) öğrenciler, gıda üretiminin ekolojik ayak izini azaltan mahsul çeşitlendirmesini ve gelişmiş çiftlik ekonomisini ve entegre bir gıda üretim sisteminin nasıl işletileceğini anlayarak ekonomik, çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik hakkında bilgi edinirler. VIU’nun kültür balıkçılığı serası benzersizdir çünkü bir soğuk su balığı olan mersin balığı yetiştirir, oysa çoğu işlem tipik olarak tilapia gibi ılık su balıkları yetiştirir.

VIU’nun Balıkçılık ve Su Ürünleri Teknolojisi Programında birinci sınıf öğrencisi olan Holli Desrocher, Şu anda ekilebilir arazimiz tükeniyor, bu yüzden aquaponics kullanabileceğimiz bir alternatif." Diyor. Kendi kendine yeterli olması için daha fazla şey öğrenmek istedim. Büyüdüğümde ve çocuklarım olduğunda ailemi beslemek için kendi sebzelerimi yetiştirmek istiyorum. diyor.

D’Abramo, hem endüstri hem de akademi için yapılacak çok iş olduğunu kabul ediyor.

ABD'de su ürünleri yetiştiriciliğinin olduğu gibi pazarlanması gerekiyor. Su ürünleri yetiştiriciliği yapan insanlar gerçekten de "dünyayı kurtarmaya çalışıyorlar." Bu, insanların dikkatini çekiyor. Akademinin bilgilendirmek için sosyal medya gibi çıkışlar bulması gerekiyor. Bu yaklaşım, mevcut nesiller için çok önemlidir. Özel sektör ve üniversite araştırmacıları arasında işbirliğini teşvik eden bir ortam şart” diyor.

Ayrıca, yanlış bilgileri ortadan kaldırmaya yardımcı olmak için kendisi gibi araştırmacılara “su ürünleri yetiştiriciliği hakkında daha iyi ve daha sık iletişim kuran kişiler olma” görevini verdi. "Kamuoyuyla etkili iletişim, genellikle üniversite araştırmacılarının güçlü bir noktası değildir" diye itiraf etti.

aquaculturenorthamerica.com'daki yazıdan Türkçe'ye çevrilmiştir.

Açık deniz yetiştiriciliğindeki doğru havalandırma stratejisi nanokabarcıklar üzerine mi kurulmalı?

Açık denizde balık yetiştiriciliği sistemlerinde deniz bitlerinin yönetimi, etkili, ekonomik ve çevresel açıdan sürdürülebilir yöntemler gerektiren önemli bir zorluk. Norveç gibi su ürünleri yetiştiriciliğinde doğa ile daha dost, kimyasal içermeyen ve dolayısıyla daha sürdürülebilir görünen yöntemlerle çalışmayı tercih eden ülkelerde, balıkların yetiştiricilik ortamından çekilerek üzerlerindeki deniz bitlerinin ve yumurtalarının temizlenmesi gibi yöntemler uygulanıyor.

Bu yöntemim kimyasal kullanılarak yapılan arındırma yöntemlerine göre çevre için daha avantajlı olduğunu söyleyebiliriz fakat bu sürecin kendine özgü bazı dezavantajları var. Bunların arasında, bit temizliği öncesi balıkların belirli bir alanda kısa süreliğine de olsa yoğunlaştırılması var ki bu da stresin başlıca kaynaklarından. Yoğunlaştırma ve stres aynı zamanda daha fazla oksijen tüketimi anlamına da gelir. Yetiştiricilik tesislerindeki hayvanların refahları söz konusu olduğunda bu prosedür esnasında ortamdaki koşulların iyi ayarlanması gerekiyor; özellikle de oksijen bakımından.

Kontorllü koşullu yetiştiriciliğin herhangi bir aşamasında kalıcı hale gelmiş yada gelmesi muhtemel olan düşük oksijen seviyesine çözüm bulmak ve dolayısıyla balıkların refahlarını arttırmak amacıyla, Norveçli bir su ürünleri şirketi ilk olarak gemilerini, her biri 3 bar'da 220 m3 su sağlayan, 31 kW'lık iki pompayla çalışan dört oksijen konisi ile donattı. Koniler suya yeterince oksijen vermeyi başarsa da, iş yoğun enerji tüketimi nedeniyle oldukça maliyetli. Bunun ardından stratejisini değiştiren şirket difüzör hortumlarıyla oksijen enjekte etme metoduna geçti.

Bu yöntem, konik pompaların yüksek miktardaki enerji tüketimini ortadan kaldırırken, oksijen transfer verimliliğini azalırken çok büyük hacimlerde, oksijen gerektiren üretim maliyetlerini arttırdı. Ek olarak, karşılaşılan bir diğer sorun da, difüzör hortumundan çıkan kabarcıkların balık sayma sisteminin verdiği sonuçların doğruluğunu etkiledi.

Doğru havalandırma stratejisi nanokabarcık teknolojisinden mi geçiyor?

Daha etkili bir çözüm arayışında olan şirket, nanokabarcık teknolojisini denemeyi tercih etti. 2021 baharında şirket, yükleme hortumlarının bit giderme sistemine bağlantı noktasının üzerindeki bir destek yapısı üzerine stratejik olarak konumlandırılan bir nanokabarcık jeneratörünü kurdu.

Sistem, 200 ton balığı desteklemek için gereken tipik oksijen miktarının yalnızca bir kısmını enjekte ederek üstün oksijen transfer etkinliği gösterdi. Nanokabarcık teknolojisinin başarılı entegrasyonu, yalnızca şirketin oksijenasyon gereksinimlerini karşılamada değil, aynı zamanda  CO2 emisyonlarını düşürme girişimlerinde de önemli bir ilerlemeye işaret etmekte.

Bu sistem, yüksek verimli gazdan sıvıya enjeksiyon teknolojisini kullanarak su akışına göre çalışır. Toplu oksijeni nanokabarcıklara dönüştürerek suyu yüksek seviyelerde çözünmüş oksijenle doyurur. Nötr kaldırma kuvvetine sahip negatif yüklü nanokabarcıklar suda uzun süre kalır ve sudaki çözünmüş oksijen seviyesini stabilize eden bir tampon görevi görür.

Kalıcı şekilde devamlı olarak çalışması için tasarlanan jeneratörde hareketli parça bulunmaması, kolay kurulumun yanında ve mevcut pompa sistemleriyle kusursuz entegrasyon sağlanmasını destekliyor. Herhangi bir yetiştiricilik operasyonunda oksijen seviyesini arttırmak için doğrudan akış hattına veya yan akıma monte edilebilir. Bu teknoloji sudaki çözünmüş oksijen seviyesini yükselttiği gibi besleme sırasında kullanıldığında, büyüme oranlarını artırmayı destekliyor. Biyokütledeki artış kârlılığı da beraberinde getiriyor.

Araştırmalar, nanokabarcıkların patojenleri en aza indirdiğini, hastalıkların azalmasına yardımcı olan bir ortam sağladığını, solungaç sağlığını iyileştirdiğini ve ölüm oranlarını düşürdüğünü gösteriyor. Nanokabarcıklar aynı zamanda sudaki toksinleri ve atıkları nötralize edebilir, aynı zamanda yüzeyleri fırçalayabilir ve biyofilm oluşumunu engelleyebilir.

Balık yetiştiriciliği yapılan sistemlerde kullanılan gemilerdeki oksijenasyon sistemlerinin çalıştırılmasında, dizelle çalışan temel kompresörler ve pompalar enerji tüketimini arttıran başlıca etmenlerden. CO2 emisyonlarının doğrudan azaltılması, enerji talebinin ve dizel tüketiminin ele alınmasıyla başarılabilir. Koniler ve difüzörler gibi geleneksel oksijenleme sistemleriyle karşılaştırıldığında nanokabarcıklar önemli ölçüde daha verimli. Bu durumda, Moleaer'ın sistemi, operasyonlar sırasında hem enerji hem de oksijen tüketimini hesaba katarak, konilere kıyasla  CO2 emisyonlarında %60'lık etkileyici bir azalma gösterdi. 

Norveçli balıkçılık şirketi, oksijen ve enerji tüketimini iyileştirerek CO2 emisyonlarını azaltırken, somon yetiştiriciliğindeki büyük sorunlardan birisi olan deniz bitlerinden kurtulma işi sırasında daha fazla oksijenlenme sağlıyor.

Deniz çayırlarının geleceğinde rol oynayacak bir uygulama: Seagrass Spotter

Denizde ve tatlısuda bulunan su bitkilerinin doğal deniz ve tatlı su ekosistemi içindeki önemi gerçekten büyük. Suyun içinde çözünmüş olan ve solunum için gerekli olan oksijenin üretiminden solunum sonrası ortaya çıkan karbodioksidin ortamdan uzaklaştırılması başta olmak üzere herhangi bir evredeki balıkların, kabukluların, yumuşakçaların ve hatta denizatlarının yaşaması, beslenmesi, saklanması ve üremesi için hayati önem taşıyorlar.

Su bitkilerinin önemi, yalnızca ekolojik basamak içinde herhangi bir yere konumlanmış olan canlılar için değil ticari olarak avlanan türlerin soylarının devamı için de bir hayli yüksek; çünkü balıkların yada karideslerin yumurtadan çıkan larvaları, yumurtadan çıktıktan sonra bu bitkilerin arasında büyüyor, besleniyor ve gelişiyor; düşmanlarından saklanıyor ve hayatta kalıyor. Dolayısıyla vahşi doğadan yapılan avcılığın sürdürülebilmesi için deniz çayırlarının var olması gerekiyor.



Biz çoğunlukla tüketilebilir ve ticari su ürünlerinin doğal popülasyonu ile çalışıp onların geleceği ile endişe duyuyor gibi görünsek de, farklı avcılık ve denizcilik aktiviteleri suyun altındaki bu çayırların geleceğini de etkiliyor. Birleşik Krallık kıyılarındaki deniz çayırlarının %25 ile %80'i arasındaki bir miktarının 1930 yılından bu yana yok olduğu tahmin ediliyor. Bu da Ada'nın kıyı sularındaki suyun kalitesinin daha düşük olmasına ve daha zemin materyali olan substratın fiziksel hasarının artmasına neden oluyor.

Öncelikli olan Birleşik Krallık kıyılarında, deniz çayırlarını haritalandırmak ve bu çayırların geleceğini iyileştirmeye yardımcı olmak üzere Project Seagrass tarafından Seagrass Spotter isminde bir mobil uygulama geliştirildi. Seagrass Spotter'ın kullanım hedefindeki kişiler ise oldukça geniş bir kitleyi tanımlıyor: deniz çayırları ile çalışan yüzlerce bilim insanının ve bu konuya ilgi duyan "halktan" binlerce bilimcinin Birleşik Krallık etrafındaki deniz çayırları ile ilgili bir veriyi havuzuna katkı sağlaması bekleniyor.



Doğadaki herhangi bir şeyi korumak için çalışmaya başlamanın ilk kuralı o şeyin nerede olduğunu ve tehlikenin boyutunu bilmekten geçiyor. Her ne kadar Ada'nın etrafındaki deniz çayırları hakkında geçmişten bugüne gelmiş bir veri olsa da Seagrass Spotter'ın bu verinin desenini değiştirmesi bekleniyor.

Project Seagrass, yeni uygulamalarını anlatmak ve bu uygulamaları indirtmek için yeni bir web sitesini yayına geçirdi. iOs ve Android için yayınlanan uygulamaları incelemek ve indirmek için Seagrassspotter.org adresini ziyaret edebilirsiniz. Aynı web sitesinin Explore sekmesinde dünyanın farklı yerlerinden deniz çayırı örneklerine dair fotoğraflara yer verilmiş. Bu da, her ne kadar lokal bir uygulama gibi görülse de projenin yakında uluslararası bir konuma yerleşeceğinin habercisi.

Proje ilgili daha fazla bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.