istilacılık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
istilacılık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Evde bakmaktan sıkıldığınız tatlı su balıklarını neden doğaya bırakmamalısınız?


Etrafınıza baktığınızde en çok gördüğünüz evcil hayvanlar arasında kediler, kuşlar ve köpekler vardır. Fakat konu evcil hayvanlar olduğunda kediler, kuşlardan ve köpeklerden daha fazla popülasyona sahip olan bir başka canlı grubu var: tatlı su balıkları.

Çok genel olarak verilerine bakacak olursak 20 milyon kadar evcil kuş, 89 milyon köpek ve 94 milyon köpeğe karşılık 139 milyon tatlı su balığı insanlarla birlikte yaşıyor.

Nemo yada Jaws yaşadıkları akvaryumlardan çıktıklarında ve doğada yaşamaya başladıklarında neler olur, hiç düşündünüz mü? Sosyal medya sağolsun, dünyanın her yanındaki balıkçılar, daha önce orada olmayan fakat insanların onları oraya bırakmaları nedeniyle kendilerine yaşam alanı elde eden türlerin balıkların fotoğraflarını her gün paylaşıyor.

Ortaya çıkan sonuçlar insanlara evcil balıklarını neden doğaya salmamaları gerektiğini açık bir şekilde gösteriyor.

  • Doğaya salınmış olan balıkların büyük çoğunluğu yeni ortamlarına adapte olamadığı için ölürken tropik bazı türlerin sıcaklığa su koşullarna adapte olabildiği görülmekte. İzlerken büyük keyif aldığınız balıklarınızı acı çekerken görmek hoşunuza gider miydi?
  • Evinizdeki akvaryumlar doğaya göre daha kapalı ve kontrollü ekolojik parçalar olduklarından kendi koşulları daha farklıdır. Evde baktığınız balıklarınız, bırakmayı düşündüğünüz yerdeki koşullarda ciddi sorunlara neden olabilecek olan bulaşıcı hastalıkları barındırıyor olabilir.
  • Eğer balıklar yaşamayı başarırlarsa yerel balıkların yaşam zincirlerine müdahale ederek onların habitatını tahrip edebilir. Genetik kirilik yaratarak bölgesel ekosistemler üzerinde hasara neden olabilirler.

Burada yer alan başlıklar, özellikle tatlı su ekosistemlerinin bilinçsizce nasıl tahrip edilebileceğini gösteren bir kaç önemli noktadan bir kaç tanesi.

Avusturalya'da ekolojik terör: Japon balığı

Ekim 2016'da güney batı Avusturalya'da birileri akvaryumunda baktığı Japon balıklarını yerel bir nehre salmaya karar verdi ve felaket bundan sonra başladı. Yerel bir tür gibi nehre uyum sağlayan Japon balığı, tüm nehre yayıldı ve orada kontrolsüz şekilde üreyerek nehrin ekolojik dengesi üzerinde yıkıma neden oldu. Vasse Nehri'ndeki japon balığı çoğalması, dünya üzerinde bilinen en hızlı büyüme olarak biliniyor.

Sorunun çözümü için uzmanlar öncelikli olarak insanların Japon balıklarını nasıl gördükleri ve aslında bu balıkların nasıl göründüğü arasındaki bağlantıya odaklandılar.

Kaynak: nytimes.com

Çiklidler

Orta ve Güney Amerika ile Afrika'da yayılım gösteren çiklid balıkları akvaryumlarda sıklıkla beslenen diğer balık türlerinden. Özellikle Amerika'da, Florida'daki kanallarda ve diğer su kaynaklarında doğaya bıraklımış ve orada büyümüş balıklarından bol miktarda avlanıyor.

Akvaryum vatozları (Zırhlı kedi balığı)

Yosunları yemesi için akvaryumlara konulan "vatoz" balıkları, doğal ortamdaki algleri kontrolsüz şekilde tükettikleri için ciddi rist ve tehdit oluşturuyor.

Akvaryumun camlarında ve zemininde biriken yosunları yiyerek beslenen ve akvaryumlarda bu yüzden tutulan, adına sıklıkla vatoz denilen zırhlı kedi balığı, doğal göl ve nehirlerde tükettiği fazla miktarda alg yüzünden çevreye zarar verebilecek türlerin arasında.

Her ne kadar sevimli, renkli ve masum gibi görünseler de ait olmadıkları yerlere yerleşerek dengeleri alt üst eden balık türleri konusunda verilebilecek belki en doğru öneri "bakamayacağınız balığı almayın" olacaktır. Evinizde onlara yer kalmadığında gidecekleri yer belki başka bir arkadaşınız yada sahiplendirme yöntemiyle şehirde onları isteyen başka birisini bulabilirsiniz fakat gitmeyecekleri yer konusunda artık hepimiz hemfikiriz; evcil balıklarınızı doğaya salmayın.

İstilacılık ve neden olduklarıyla ilgili daha fazla bilgiye ulaşmak için lütfen İSTİLACILIK kategorimizi ziyaret edin.

thefisheriesblog.com adresindeki yazıdan Türkçe'ye adapte edilmiştir.

Felaketi fırsata çevirmek: Alternatif türlerden kazanç elde etmek mümkün mü?

Koşulları, uzun süreli şartlar altında belirginleşmiş sucul ortamlara sonradan gelerek orada istilacı konumuna düşen türlere dair bilgileri bir önceki yazıda açıklamıştık. Deniz ve tatlı su ekosistemleri için büyük bir tehlike arz eden istilacılıkla başa çıkmanın yolları arasında, istilacı türlerle avcılık yoluyla savaşmak da var.

Özellikle, bu türlere dair araştırma yapanların karşılaştıkları başlıca kaynaklar arasında istilacı türlerin çeşitli yöntemlerle avlanması ve ekolojik ortamlardan uzaklaştırması öne çıkıyor. Zıpkınla teker teker avlanan yada endüstriyel ölçekte yapılan avcılıkta yan tür olarak ağlara takılan istilacılardan kazanç elde etmemiz mümkün mü?

Su ürünlerinin tüketim pazarına baktığımızda, Ortadoğu - Akdeniz coğrafyasıyla Avrupa ile Uzakdoğu coğrafyası arasında ciddi bir tüketim alışkanlığı farklılığı gözlemleriz. Kıta Avrupa'sının başlangıcıyla doğudaki en uzak noktalar olan Japonya ve Kore arasındaki tüketim alışkanlığı farklılıkları arasında bir yıl içinde tüketilen su ürünlerinin çeşidinden tüketim şekline ve tüketim amacına kadar pek çok farklılık var. İstiridyeler, karidesler ve bazı balıklar dünyanın bir yanında birer lüks tüketim simgesi halindeyken öteki tarafında sabah kahvaltılarına eşlik eden ve tüketimi sıradan hale gelmiş olan birer detay.

Kıyı sularımıza bir şekilde giriş yapan ve buradalarda yayılım alanı gösteren istilacı türlerle başa çıkarken bir yandan bundan nasıl kazanç elde edebiliriz?

Denizden çıkan hemen hemen her türlü su ürününün dünyada bir pazarının bulunabileceğini göz önünde bulundurmakla başlıyor işimiz ve bizim denizlerin ekolojik dengesini alt üst etmeye hazır olan yeni türlerin nerede ve hangi şartlar altında pazarlanabileceğini araştırmakla devam ediyor.

İstilacı olarak tanımlanan türlerle çalışmaya başlamadan önce dikkat edilmesi gereken en önemli konuların başında ise türleri iyi bir şekilde tanımak geliyor. Çünkü vücutlarında bulunan ve canlının kendisini koruması için özel olarak gelişmiş olan organlarla salgılar, onlarla çalışan insanların yaşamlarını tehdit edebilir. Morfoloji, fizyoloji ve toksinler üzerine çalışan su ürünleri mühendislerinin bu alandaki çalışmaları, türlerin daha iyi tanınmasında ve türlerin kendi savunma mekanizmalarının anlaşılması için önem taşıyor. İstilacı türleri iyi şekilde tanıyan su ürünleri sektörünün profesyonelleri, bilgilerini başkalarına aktararak önemli bir bilgi zincirinin en önemli ve ilk halkasını oluşturuyor.

Özellikle kıyı balıkçıları ve endüstriyel boyutta avcılık yapan insanlara türler hakkında bilgi verilmesi gerekiyor. Nasıl avlanırlar, ekonomik değeri olan yerlerine zarar vermeden nasıl ortamdan uzaklaştırılırlar, oltadan yada ağdan nasıl çıkarılır ve nasıl saklanarak son kullanıcıya ulaştırılır gibi sorulara yanıt bulmak önemlidir. Bu gibi sorular, su ürünleri mühendislerine balıkçı bilgilendirmesi ve eğitilmesi alanında yepyeni bir iş alanı daha açabilir.

Fakat avcılık faaliyetleri (ürün tedariği) kadar pazarlama faaliyetleri de bu süreçte en az avcılık kadar önemlidir ve istilacı türlerin avcılığla ekonomik kazanç elde edilmesi davranışının en önemli basamaklarından biridir. Bir denizde istilacı olarak tanımlanan türler, başka denizlerin doğal ekolojik yapısı içinde yer alır ve aktif olarak tüketim zincirinde yer alır ya da oradan avlanarak başka yerlere gönderilir. İyi bir pazarlama faaliyeti için türlerin yerel olarak kabul edildiği lokasyonlar ve o lokasyonların ihracat yaptığı diğer yerler ile irtibat halinde olmak önemlidir.

Avcılık ve pazarlama yeteneklerin sizin ufkunuza ve yeteneklerinize kalmış. Bu yöntem, bir yandan çevre sularının dengesini korumaya katkıda sağlarken öteki taraftan kazanç sağlamanın yalnızca bir basit yöntemi.

Şimdi, Akdeniz'de çeşitli şekillerde yayılım göstermiş olan bazı türlere ve onları öne çıkaran özelliklerine bakalım.

Balon balığı (Lagocephalus sceleratus)

Kurbağa balığı olarak da bilinen balon balığı, Pasifik - Hint Okyanuslarında yaşayan bir türdür. Ağzının ucunda 4 tane büyük kesici diş vardır ve bu dişlerle yayılım gösterdiği alanlardaki canlıları avlar, hatta ağları parçalayarak ekonomik kayıplara neden olur.

Vücudunda tükettiği bir algin vücudunda biriktirdiği nörotoksin olan Tetradototoxin nedeniyle bilinçsiz tüketiminde tüketenlerin ölümüne neden olabilir. Özellikle Uzakdoğu'da ve belli başlı Avrupa kentleri ile Amerika'da bu balığın etini sushi olarak hazırlayan restoranlar vardır ve bu restaurantlar düzenli olarak bu balığa ihtiyaç duyarlar.

Aslan balığı (Pterois)

Scorpenidae familyasında yer alan bu balık, tıpkı balon balığı gibi İndo-pasifik bir türdür ve Akdeniz'de son yıllarda fazlaca gözlemlenmektedir. 40 cm'ye kadar büyüyebilen bu balığın renkleri, suyun içinde gözden kaçmayacak kadar renklidir. Bazı köepk balıkları, hiç bir zehirlenme belirtisi göstermeden bu balıkları tüketir. Balon balıklarında olduğu gibi sushi restaurantları, aslan balığını müşterilerine sunar.

Kahverengi / pembe karides (Metapenaeus monoceros)

Pasifik - Hint Okyanusları ile Afrika kıtasının doğusunda doğal olarak bulunan pembe karides, Akdeniz'e Süveyş Kanalı'nın açılmasıyla birlikte giriş yapan türler arasındadır ve Akdeniz'in yerel türlerinden birisi olan oluklu karidesi ekolojik olarak tehdit etmektedir. Farklı şartlara uyum sağlayabilmesi, onu Akdeniz'deki türler için kalıcı bir tehdit haline getirmektedir. Afrika'nın kıyı şeridinde, Hindistan'da, Pakistan'da, İsrail'de ve Mısır'da tüketimi yapılmaktadır.

Dülger (Zeus faber)


Akdeniz'deki balıkçılarda domuz balığı olarak da satılan dülger, yanlardan basık yüksek vücudu ile dikkat çeker. Çeşitli pişirme metodları Uzak Doğu'da ve Güney Asya'da sıklıkla tüketilir.

Farklı alanlardaki gelişmeler, su ürünleri mühendislerine yeni araştırma alanları açmaya devam ediyor. Şartlar değiştikçe ekolojik uyum, yeni çalışma alanlarının oluşmasına ortam hazırlıyor. Ekonomik kazanç elde etmek için denizler ve iç sular bize daima yeni alternatifler sunuyor. Bu fırsatları değerlendirip çok yönlü kazanç elde etmek için şimdi harekete geçmeliyiz.